-
1 haber
haber s1) Ahnung fçırağın bir şeyden \haberi yok der Lehrling hat keine Ahnungsanattan \haberi yok er hat keine Ahnung von Kunst2) Nachricht f, Botschaft f\haber almak eine Nachricht erhaltendün akşam/sabah geldiğinizi \haber aldık wir haben erfahren, dass Sie gestern Abend/Morgen gekommen sind\haber vermek benachrichtigen; ( bildirmek) mitteilen; ( belirtisi olmak) ein Anzeichen seinbirine \haber vermek jdn benachrichtigeniştahsızlığı ve yorgunluğu yakında hasta olacağını \haber veriyordu seine Appetitlosigkeit und seine Müdigkeit waren Anzeichen dafür, dass er bald krank würde\haber atlamak eine Nachricht auslassen4) Bescheid m\haber vermeden ohne Bescheid zu gebenbirine bir şeyi \haber vermek jdm über etw Bescheid gebenbana yarın \haber verebilir misin? kannst du mir morgen Bescheid geben?bir şeyden \haberi olmak über etw Bescheid wissen\haberim var ich weiß Bescheid\haberin olsun! damit du Bescheid weißt!bundan \haberin var mı? weißt du darüber Bescheid? -
2 wissen
wissen <weiß, wusste, gewusst> ['vısən]I vt1) ( können) bilmek;nicht mehr ein noch aus \wissen çıkar yol bilmemek;mit jdm umzugehen \wissen biriyle nasıl geçineceğini bilmek, birine nasıl davranacağını bilmek2) ( die Kenntnis besitzen)ich weiß nicht, wo er ist nerede olduğunu bilmiyorum;wusstest du, dass...?... olduğunu biliyor muydun?;woher soll ich das \wissen? bunu nereden bileyim?;woher weißt du das? bunu nereden biliyorsun?;soviel ich weiß, ist er noch da bildiğim kadarıyla (kendisi) hâlâ orada;er weiß immer alles besser o her şeyi daha iyi bilir;das musst du selbst \wissen bunu senin bilmen gerekir, bu, senin bileceğin iş;wenn ich das gewusst hätte... bunu bilseydim...;sie weiß, was sie will ne istediğini biliyor;ich wüsste nicht, was ich lieber täte neyi tercih ederdim, bilemiyorum;ich hätte es \wissen müssen onu bilmem gerekirdi;das ist wer weiß wie teuer ( fam) bu, kim bilir kaç para;... und was weiß ich noch alles ( fam)... ve daha neler neler biliyorum;weißt du was? biliyor musun?;3) ( sich erinnern) hatırlamak;weißt du noch, wie schön es war? hatırlıyor musun, ne kadar güzeldi?4) ( erfahren)lassen Sie mich \wissen, wenn/ob...... olduğunda/olursa bana bildirin [o haber verin];sie will nichts mehr von mir \wissen benimle ilişkisini kesti5) ( die Sicherheit haben)ich weiß sie in guten Händen ( geh) onun iyi ellerde olduğunu biliyorum6) ( kennen) bilmek, tanımak;weißt du einen guten Arzt? iyi bir hekim biliyor [o tanıyor] musun?ich weiß von nichts hiç bir şeyden haberim yok;man kann nie \wissen ( fam) hiç bilemezsin;wer weiß? kim bilir?;was weiß ich ( fam) ne bileyim? -
3 Bescheid
Bescheid <-(e) s, -e> [bə'ʃaıt] mich warte noch auf \Bescheid hâlâ cevabını bekliyorum;jemandem über etw \Bescheid geben birine bir konuda haber [o bilgi] vermek;über etw \Bescheid wissen bir şeyden haberi olmak, bir şey hakkında haberi [o bilgisi] olmak; ( alle Kniffe kennen) avucunun içi gibi bilmek;weißt du darüber \Bescheid? bundan haberin var mı?, bunu biliyor musun? -
4 курс
kurs* * *м1) (корабля, самолёта) rotaсле́довать за́данным ку́рсом — verilen rotayı izlemek
2) полит. politika, çizgiвнешнеполити́ческий курс — dış politika çizgisi
капитуля́нтский курс — teslimiyetçi çizgi / politika
3) sınıfон на второ́м ку́рсе — ikinci sınıftadır
4) ( учебник) (ana) kitap (-bı)курс ле́кций — sıra konferanslar
5) (ку́рсы) мн. kurs(lar)ку́рсы шофёров — şoför kursu
ку́рсы иностра́нных языко́в — yabancı dil kursları
6) kürкурс лече́ния се́рными ва́ннами — kükürtlü banyo kürü
7) kurкурс рубля́ — rublenin kuru
курс иностра́нной валю́ты — döviz kurları
••быть в ку́рсе чего-л. — bir şeyden haberi olmak
держа́ть кого-л. в ку́рсе — birine (düzenli olarak) haber vermek
-
5 Kenntnis
Kenntnis ['kɛntnıs] fkein pl ( das Bekanntsein) bilgi, bilme, haberdar olma;jdn von etw dat in \Kenntnis setzen birine bir şey hakkında bilgi vermek, birini bir şeyden haberdar etmek;etw/jdn zur \Kenntnis nehmen bir şey/kimse hakkında bilgi edinmek
См. также в других словарях:
haberi olmak — (bir şeyden) bilgisi olmak, bilmek Annesinin bir şeyden haberi olmadığı için hemen söze karıştı. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
haber — is., Ar. ḫaber 1) Bir olay, bir olgu üzerine edinilen bilgi, salık Çırağın bir şeyden haberi yok. M. Ş. Esendal 2) İletişim veya yayın organlarıyla verilen bilgi Televizyonda dünya haberlerini izledi. 3) Bilgi Sanattan haberi yok. 4) dbl., esk.… … Çağatay Osmanlı Sözlük